Danıştay 10. Daire 2006/2232 E., 2007/6691 K.
ÖZEL DAVA AÇMA SÜRESİ
YARGILAMA USULÜ
2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 40 ]
6183 S. AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN [
Madde 58 ]
6183 S. AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN [
Madde 55 ]
"İçtihat Metni"
İstanbul 4. İdare Mahkemesince, davanın Ecrimisil düzeltme
ihbarnamesine ilişkin kısmının ehliyet yönünden, öç(eme emrine ilişkin kısmının
ise süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen 17.11.2005 tarih ve E:2005/1554,
K:2005/1980 sayılı kararın, davacı tarafından temyizen incelenerek bozulması
istenilmektedir.
Savunmanın Özeti:Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi: Ragıp Atlı
Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının
onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı: Ergün Özcan
Düşüncesi: Hazineye ait taşınmazın davacının temsilcisi
olduğu kooperatif tarafından işgal edildiğinden bahisle 20.430 YTL Ecrimisil
istenilmesine ilişkin Ecrimisil düzeltme ihbarnamesi ile Ecrimisil alacağının
tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada, İdare
Mahkemesince, Ecrimisil düzeltme ihbarnamesine ilişkin olarak davanın ehliyet
yönünden, ödeme emrine ilişkin olarak davanın süre yönünden reddine ilişkin
olarak verilen kararın temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
İdare mahkemesi kararının, davanın ehliyet yönünden reddine
ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığından kararın bu kısmının onanması
gerekmektedir.
Temyize konu kararın,
ödeme emrine ilişkin olarak davanın süre yönünden reddine yönelik kısmına
gelince;
Anayasanın 40.maddesinde, "Devlet, işlemlerinde, ilgili
kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve süreleri belirtmek
zorundadır." hükmüne yer verilmiş olup, 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58. maddesinde, ödeme emrine karşı 7 gün içinde
dava açılacağı belirtilmiş, 55. maddesinde ise ödeme emrinde bulunması gereken
hususlar sayılmakla birlikte, ödeme emrinin tebliği üzerine başvurulacak yargı
veya makam belirtilmediği gibi başvuru süresi ile ilgili olarak da herhangi bir
hükme yer verilmemiştir. Dolayısıyla 6183 sayılı Yasanın 55. maddesinde, ödeme
emrinde bulunması gereken hususlar arasında başvuru yeri ve süresinin
belirlenmemesi Anayasanın yukarıda anılan 40.maddesinde öngörülen hüküm ile
uyarlık taşımamaktadır.
İdari yargıda belirlenen genel dava açma süresinden farklı
bir süreye tabi olan işlemlerin tesis edilmesi durumunda, bu işlemlere karşı
başvurulacak idari mercilerin, kanun yollarının ve başvuru sürelerinin
belirlenmesi Anayasa gereğidir.
Dava konusu ödeme emrinde ise borcun ödenme şekli ve
ödenmemesi halinde yapılacak işlemler belirtilmiş, ödeme emrine karşı dava
açılacak mahkeme belirlenmediği gibi dava açma süresine ilişkin olarak herhangi
bir bilgiye de yer verilmemiştir.
Bu durumda ,özel yasasında yer alan hüküm uyarınca 7 gün
içinde dava açılması olanaklı olan ödeme emrinin içeriğinde, dava açılacak
yetkili mahkemeye ve dava süresine ilişkin herhangi bir ibareye yer
verilmemesi, ödeme emrinin idari usule uygun olarak tesis edilmediğini
gösterdiğinden, öngörülen idari usule uygun olarak tesis edilmeyen bir ödeme
emrine karşı açılacak davada'dava süresinin geçirildiğinden söz edilemez.
Belirtilen nedenle, ödeme emri yönünden davanın süreden
reddine ilişkin olarak verilen kararda hukuki isabet görülmediğinden, kararın
bu kısmının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince dosyanın tekemmül
ettiği anlaşılmakla, davacının ikinci kez istediği yürütmenin durdurulması
istemi hakkında karar verilmeyerek, işin esasına geçilip, gereği görüşüldü:
Dava, ... İli,... İlçesi, ... Mahallesi sınırları dahilinde
bulunan Hazineye ait 139 pafta 287 parsel sayılı taşınmazın davacının
temsilcisi olduğu kooperatif tarafından 01.01.1992 -01.11.1995 tarihleri
arasında fuzulen işgal edildiğinden bahisle 20.430,00 YTL. Ecrimisil
istenilmesine ilişkin Ecrimisil düzeltme ihbarnamesi ile bu ihbarnameye konu
Ecrimisil alacağının tahsili amacıyla düzenlenen 26.10.2004 tarihli ödeme emrinin
iptali istemiyle açılmıştır.
İstanbul 4. İdare Mahkemesince; Ecrimisil ihbarnamesinin
davacı adına değil, temsilcisi olduğu, ... Kooperatifi adına düzenlendiği,
dolayısıyla davacının kendi adına tesis edilmeyen bir işleme karşı dava açtığı
anlaşıldığından, dava konusu Ecrimisil düzeltme ihbarnamesi ile davacının
menfaatinin ihlal edilmediği, dava konusu ödeme emrine gelince; Ecrimisil
alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin 8.11.2004 tarihinde tebliğ
edilmesine karşın 29.11.2004
tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle, davanın Ecrimisil
düzeltme ihbarnamesine ilişkin kısmının ehliyet yönünden, ödeme emrine ilişkin
kısmının ise süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı, hukuka uyarlık bulunmadığı iddiasıyla anılan kararın
temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Mahkeme kararının, davanın Ecrimisil düzeltme ihbarnamesine
ilişkin kısmının ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmı hukuka uygun olup,
bozma nedeni bulunmadığından davacının bu kısma ilişkin temyiz istemi yerinde
görülmemiştir.
Davanın, ödeme emrinin iptaline ilişkin kısmına gelince;
Anayasanın 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin yasama,
yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri
bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ifade edilmiş, 40. maddesinde;
"Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere
başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır." hükmü yer almıştır.
İdari işlemlere karşı başvuru yollarının son derece
ayrıntılı düzenlemelerde yer alması, başvuru süresinin kısa olması veya olağan
başvuru yollarına istisna getirilebilmesi nedeniyle işlemlere karşı hangi idari
birime, hangi sürede başvurulacağının idarelerce işlemde belirtilmesi hukuk
güvenliği ilkesinin gereğidir. Anılan Anayasa hükmü ile de, bireylerin yargı ya
da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve
olanak sağlanması amaçlanmış; idareye, işlemlerinde, ilgililerin kaç gün
içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü
getirilmiştir.
İdarenin, Anayasa'dan kaynaklanan yükümlülüğünü yerine
getirmesi esas olmakla birlikte, belirtilen yükümlülüğün yerine getirilmemesi,
idari işlemlere karşı açılan davalarda dava açma sürelerinin işletilmeyip,
ihmal edilmesi sonucunu da doğurmamaktadır. Anayasa'nın 125. maddesinde idari
işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden
başlayacağının belirtilmesi karşısında, usulüne uygun tebliğ olunan veya bütün
unsurlarıyla ilgililer tarafından öğrenilen idari işlemler üzerine, 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda açıkça belirtilen ve ilgililerce de
bilindiğinin kabulü gereken genel dava açma sürelerinin işletilmesi zorunludur.
Ancak, idari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarda,
genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması
halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava
açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak
olmayıp; aksine bir yorum, Anayasanın 40. maddesinin gözardı edilmesi sonucunu
doğurmaktadır.
Bu itibarla,
Anayasa'nın 40. madde hükmü dikkate alınarak, özel dava açma süresine tabi
olmasına rağmen, bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu
idari işlemin tebliğ tarihinden itibaren, özel dava açrna süresinin değil, 60
günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun
55. maddesinde, bir ödeme emrinde bulunması gereken hususlar ve ibareler
sayılmakla birlikte ödeme emrinin tebliği üzerine hangi yargı yerine veya
makama başvurulması gerektiği ve başvurunun süresinin ne olduğu yolunda bir
belirleme bulunmadığı görülmektedir. Bununla birlikte Yasanın 58. maddesinde,
ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği
veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde
dava açabileceği belirtilerek, dava açma süresi, idari yargıda kabul edilen 30
ve 60 günlük sürelerden farklı şekilde 7 gün olarak belirlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının kanuni temsilcisi olduğu
... Kooperatifinin, ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi sınırları dahilinde
bulunan Hazineye ait 139 pafta 287 parsel sayılı taşınmazı 01.01.1992 - 01.11.1995
tarihleri arasında fuzulen işgal ettiğinden bahisle, kooperatif adına tahakkuk
ettirilen 20.430,00 YTL tutarındaki ecrimisilin ödenmemesi ve kooperatifin de
adresinde bulunamaması sebebiyle, söz konusu alacağın tahsili amacıyla,
kooperatifin kanuni temsilcisi olduğundan bahisle davacı adına ödeme emri
düzenlendiği, davacı adına düzenlenen ödeme emrinin, 8.11.2004 tarihinde tebliği
üzerine, kooperatif adına düzenlenen Ecrimisil ihbarnamesi ile davacı adına düzenlenen
ödeme emrine karşı 29.11.2004
tarihinde bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İdare mahkemesince, davacı adına düzenlenen ödeme emrinin
tebliğinden itibaren 7 günlük süre geçirildikten sonra açılan davada süre aşımı
bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dava konusu
ödeme emrinde borcun nasıl ödenmesi gerektiği ve ödenmemesi halinde yapılacak
işlemler belirtilmekle birlikte, ödeme emrine karşı dava açılması halinde
yetkili mahkemenin idare mahkemesi olduğunun belirtilmediği, vergi mahkemesine
başvurabileceği şeklinde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununa aykırı bir
ifadeye yer verildiği ve dava açma süresine ilişkin bir bilgiye yer verilmediği
tespit edilmiştir.
Bu durumda özel yasasında yer alan düzenleme gereği, tebliğ
tarihinden itibaren 7 gün içinde iptali istemiyle dava açılması gereken dava
konusu ödeme emrinin içeriğinde, Anayasa'nın 40. maddesine aykırı biçimde kanun
yolunun gösterilmemiş olması karşısında, ödeme emrinin tebliğinden itibaren
genel dava açma süresi olan 60 gün içinde açıldığı anlaşılan davanın süresinde
olduğunun kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla ödeme emrinin iptali istemine
yönelik davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, süre aşımı
nedeniyle reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı Yasa'nın 49. maddesi
uyarınca, davacının temyiz isteminin kısmen kabulüyle, İstanbul 4. İdare
Mahkemesinin 17.11.2005
tarih ve E:2005/1554, K:2005/1980 sayılı kararının , davanın ödeme emrinin süre
aşımı nedeniyle reddine ilişkin kısmının bozulmasına, davacının temyiz
isteminin kısmen reddi ile kararın, davanın Ecrimisil düzeltme ihbarnamesine
ilişkin kısmının ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmının onanmasına, 21,40
YTL yürütmenin durdurulması harcının istem halinde davacıya iadesine, dava
dosyasının bozulan kısmı hakkında yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine
gönderilmesine 31.12.2007
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder