17 Ekim 2018 Çarşamba

TAHKİKAT İÇİN AYRI BİR GÜN TAYİNİNE İHTİYAÇ OLMADIĞINA DAİR YHGK KARARI

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2017/2-2452

K. 2018/1295

T. 4.7.2018

• BOŞANMA TARİHİNDEN SONRA DOĞAN ÇOCUĞUN VELAYETİNİN DÜZENLENMESİ İSTEMİ ( Tensip Zaptına "Ön İnceleme Duruşmasının İcra Edileceği" Hususunun Yazıldığı ve Davalıya Tebliğ Edildiği - Duruşma Zaptında "Ön İnceleme Duruşması" İbaresinin Yer Almasının Zorunlu Olmadığı/Ön İnceleme Duruşmasının Usulüne Uygun Yapılıp Yapılmadığı )

• TAHKİKAT DURUŞMASI İÇİN GÜN TAYİNİ İLE DAVALIYA TEBLİGAT YAPILMASI ZORUNLULUĞUNUN OLUP OLMADIĞI ( Ön İnceleme Duruşmasında Davacının Beyanı Tespit Edilip Hazır Olan Tanığı da Dinlenerek Fiilen Tahkikat Aşamasına Geçildiği ve Nihai Hüküm Kurulduğu - Davalı Cevap Vermediğine Delil Bildirmediğine ve Mazeretsiz Olarak da Ön İnceleme Duruşmasına Katılmadığına Göre Mahkemece Yapılan İş ve İşlemlerde Usule Aykırı Bir Yön Bulunmadığı/Velayet )

• ÖN İNCELEME DURUŞMASININ USULÜNE UYGUN YAPILIP YAPILMADIĞI ( Tensip Zaptına "Ön İnceleme Duruşmasının İcra Edileceği" Hususunun Yazıldığı ve Davalıya Tebliğ Edildiği - Duruşma Zaptında "Ön İnceleme Duruşması" İbaresinin Yer Almasının Zorunlu Olmadığı/Boşanma Tarihinden Sonra Doğan Çocuğun Velayetinin Düzenlenmesi İstemi )

6100/m.140,147,317,320,321

ÖZET : Dava; boşanma tarihinden sonra doğan çocuğun velayetinin düzenlenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece tensip zaptı düzenlendiği, tensip zaptında; davanın basit yargılama usulüne tabi olduğu, dava dilekçesi ve eklerinin davalıya HMK'nın 317. maddesi gereğince tebliği, yine bu tutanağın duruşma günü ile birlikte taraflara tebliği ve 01.06.2015 tarihinde ön inceleme duruşmasının yapılacağı hususlarının yer aldığı ancak davalının davaya cevap vermediği, delil bildirmediği ve ön inceleme duruşmasına da mazeretsiz olarak katılmadığı anlaşılmıştır. Öncelikle, tensip zaptına; "ön inceleme duruşmasının icra edileceği" hususunun yazılması ve sözü edilen tutanağın davalıya tebliğ edilmesi karşısında duruşma zaptında "ön inceleme duruşması" ibaresinin yer almasının zorunlu olmadığı vurgulanmalıdır. Diğer taraftan ön inceleme duruşmasında mahkemece davacının beyanı tespit edilip, hazır olan tanığı da dinlenerek fiilen tahkikat aşamasına geçilmiş ve nihai hüküm kurulmuştur. Davalı cevap vermediğine, delil bildirmediğine ve mazeretsiz olarak da ön inceleme duruşmasına katılmadığına göre mahkemece yapılan iş ve işlemlerde usule aykırı bir yön bulunmadığının kabulü gerekmektedir.
DAVA : Taraflar arasındaki “velayetin düzenlenmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 10. Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 01.06.2015 gün ve 2015/585 E., 2015/840 K. sayılı kararı davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 23.12.2015 gün ve 2015/20319 E., 2015/25061 K. sayılı kararı ile:
"...Dava velayetin düzenlenmesine dair olup, 06.04.2015 tarihinde ikame edilmiştir. Mahkemece ön incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verilmiş, taraflara ön inceleme duruşmasına çağrı davetiyesi tebliğ edilmiş, davalı taraf 01.06.2015 tarihli ön inceleme duruşmasına gelmemiştir. Mahkemece, yapılan duruşmanın ön inceleme duruşması olduğu belirtilmeden, davacı ve duruşmada hazır ettiği tanığı dinlenerek aynı celse karar verilmiştir.
Ön inceleme duruşmasının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 140 maddesinde gösterilen usule uygun şekilde yapılmaması ve yine davalı bu duruşmaya katılmadığına göre tahkikat duruşması için gün tayin edilerek aynı Kanun'un 147. maddesinde gösterilen şekilde davalıya davetiye gönderilip yargılamaya devam edilmesi gerekirken bu usulü işlemler yapılmadan eksik incelemeyle davanın esası hakkında hüküm kurulması davalının hukuki dinlenilme hakkına ( HMK. m. 27 ) aykırı olup hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir..."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, boşanma tarihinden sonra doğan çocuğun velayetinin düzenlenmesi istemine ilişkindir.
Davacı ( anne ), davalı ile boşandıklarını, boşanma kararının verilmesinden sonra dünyaya gelen Ceren'in hâlen yanında kaldığını, davalının bir yardımı olmadığını ileri sürerek küçüğün velayetinin kendisine verilmesini ve Ceren için her ay 700,00 TL nafakaya hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, boşanma tarihinden sonra dünyaya gelen ve hâlen anne yanında kalan müşterek çocuğun velayeti anneye verilerek küçük yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmiştir.
Davalı ( baba ) vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarda başlık kısmında yer alan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece, velayet ve nafakaya dair davaların basit yargılama usulüne tabi olduğu, basit usule tabi davalarda usul ekonomisi açısından yargılamanın 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 320.maddesinin üçüncü fıkrası gereğince tarafların dinlenmesi, delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemlerinin yapılması hâlinde tamamlanmış olacağı, HMK'nın 321/1 maddesi gereğince tahkikatın tamamlanmasından sonra yargılamanın sona erdiğinin bildirilerek kararın tefhim edilmesi gerektiği, 147. maddenin yazılı usule tabi davalarda uygulanması gerektiği, tensip zaptında 01.06.2015 tarihli duruşmanın ön inceleme duruşması olduğunun belirtildiği, tanığın dinlenmesi suretiyle fiilen tahkikata geçilmiş olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı, davalı ( baba ) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; velayetin düzenlemesine dair davada, ön inceleme duruşmasının usulüne uygun yapılıp yapılmadığı ve tahkikat duruşması için gün tayini ile davalıya tebligat yapılması zorunluluğunun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
HMK'nın 382/2-b-13. ve 316/1-ç maddelerine göre velayetle ilgili davalar bir "çekişmesiz yargı" işidir. Çekişmesiz yargı işlerinde kural olarak "basit yargılama usulü" uygulanır ( HMK m.385/1. )
Hemen bu noktada uyuşmazlığın çözümü için basit yargılama usulünün özellikleri üzerinde durulmasında yarar vardır.
6100 Sayılı HMK'da iki temel yargılama usulü düzenlenmiştir. Bunlar; yazılı ( m. 118-186 ) ve basit ( m.316-322 ) yargılama usulleridir. Davanın açıldığı mahkemeye veya uyuşmazlığın niteliğine göre uygulanacak yargılama usulü farklılık göstermektedir. Örneğin, asliye hukuk mahkemelerinde kural olarak yazılı yargılama usulü uygulanırken, sulh hukuk mahkemelerinde basit yargılama usulü uygulanır.
6100 Sayılı HMK'nın “Basit yargılama usulüne tabi dava ve işler” başlıklı 316'ncı maddesinin ( g ) bendi düzenlemesi uyarınca; “Diğer kanunlarda yer alan ve yazılı yargılama usulü dışındaki yargılama usullerinin uygulanacağı belirtilen dava ve işler” basit yargılama usulüne tabidir.
Basit yargılama usulü, daha çabuk sonuçlandırılması gereken, daha kısa bir incelemeye ihtiyaç duyan ve daha kolay bir inceleme ile sonuçlandırılabilecek dava ve işler için kabul edilmiş daha basit, daha seri bir yargılama usulüdür.
Basit yargılama usulünde, dava ve davaya cevap verilmesi yazılı yargılama usulünde olduğu gibi dilekçeyle olur ( m.317/1 ). Ancak dava ve cevap dilekçeleri, yönetmelikte belirlenecek formun doldurulması suretiyle de verilebilir ( m.317/4 ). Burada amaç, basit işlerde avukat tutamayanlara kolaylık ve böyle bir durumda dahi dava ve cevap dilekçelerinin bir düzen içinde mahkemeye verilmesini sağlamak, ayrıca hak kayıplarının önüne geçmektir.
Basit yargılama usulünde cevap süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, mahkeme duruma göre, bu sürede cevap dilekçesi verilmesi zor ise, bu süre içinde başvurulmak kaydıyla bir defaya mahsus olarak ve iki haftayı geçmeyecek ek bir süre verebilir ( m.317/2 ).
6100 Sayılı HMK'nın 317. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, basit yargılama usulünde, dava ve cevap dilekçesi dışında cevaba cevap ( replik ) ve ikinci cevap ( düplik ) dilekçesi verilmez. Bu çerçevede, taraflar dilekçeleriyle birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek, ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de, bunların bulunabilmesini sağlayacak bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadırlar. Dilekçe sayısı, bu usulde görülecek işlerin basit olması ve kısa sürede karara bağlanmasını sağlamak amacıyla sınırlandırıldığından, birer defa dilekçe vermek durumunda olan tarafların daha dikkatli davranmaları gerekmektedir.
Basit yargılama usulünde iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı, yazılı yargılama usulünden farklı olarak dava açılmasıyla ve cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar ( m.319 ).
6100 Sayılı HMK'nın basit yargılama usulünde “Ön inceleme ve tahkikat” başlıklı 320. maddesi uyarınca; “Mahkeme, mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir. Daha önce karar verilemeyen hâllerde mahkeme, ilk duruşmada dava şartları ve ilk itirazlarla hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında tarafları dinler; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder.”
Anılan madde gerekçesinde de söz edildiği üzere basit yargılama usulünde, yazılı yargılama usulünden farklı olarak ön inceleme ve tahkikat işlemleri de basitleştirilmiştir. Bu kapsamda eğer, dosya üzerinden karar verilmesi mümkünse ( örneğin, geçici hukuki korumalarda ), taraflar duruşmaya çağrılmadan sadece dilekçe ve delilleri dikkate alınarak karar verilebilir.
Buna göre; HMK'nın 320. maddesinin açık düzenlemesi karşısında mahkeme, basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde, dava şartları yoksa davayı usulden reddedebilir; ilk itirazlar hakkında ya da dilekçelere eklenen deliller yeterli görülürse davanın esası hakkında karar da verebilir. Dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra, tarafların dilekçelerine ekledikleri ya da ilgili yerlerden getirtilmesini istedikleri delillerin toplanması ile mahkemece tarafların iddia ve savunmaları ile delilleri incelenmiş olacaktır. Bu sebeple ön inceleme duruşması yapılmadan dosya üzerinden, mevcut deliller ile dava şartları ve ilk itirazlardan başka, davanın esası hakkında da karar verilmesi mümkündür. Bu şekilde dosya üzerinden karar verildiğinde, taraflara dava ve cevap dilekçesinin tebliği ile bu dilekçelerinde bildirdikleri deliller toplanmış olacağından, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğinden de söz edilemeyecektir.
Yukarıda açıklandığı üzere, dosya üzerinden karar verilemiyorsa, bu durumda mahkeme ön inceleme yapar. Burada da, mahkeme dava şartları ve ilk itirazların varlığını inceleyerek, hak düşürücü süreler ve zamanaşımı süreleri hakkında tarafları dinler. Bundan sonra hâkim, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit ederek, tarafları sulhe teşvik eder. Tarafların sulh olup olmadıkları; sulh olmamışlarsa anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa yazılır ve tutanak hazır bulunanlarca imzalanır. Tahkikat bu tutanağa göre yürütülür ( m.320/2 ).
Yukarıda belirtilen ön incelemeden sonra mahkeme, tarafların dinlenmesi, delillerin incelenmesi ve tahkikatın yürütülmesi için en fazla iki duruşmada yargılamayı tamamlamak zorundadır ve duruşmaların arası da en fazla bir ay olmalıdır ( m.320/3-c.l ).
Basit yargılama usulünde tahkikat tamamlandıktan sonra, yazılı yargılama usulünde olduğu gibi sözlü yargılama için ayrı bir kesit öngörülmemiştir; bunun için ayrıca süre verilmez. Hâkim tahkikatın tamamlandığı duruşmada, tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini belirterek hükmünü tefhim eder ( m. 321/1 ).
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.03.2014 gün ve 2013/10-777 E., K:2014/396; Hukuk Genel Kurulunun 26.06.2013 gün ve 2013/18-18 E., K:2013/891; Hukuk Genel Kurulunun 30.04.2014 gün ve 2013/21-1655 E., K:2014/558 Sayılı ilamlarında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında, somut uyuşmazlığın incelenmesinde; mahkemece tensip zaptı düzenlendiği, tensip zaptında; davanın basit yargılama usulüne tabi olduğu, dava dilekçesi ve eklerinin davalıya HMK'nın 317. maddesi gereğince tebliği, yine bu tutanağın duruşma günü ile birlikte taraflara tebliği ve 01.06.2015 tarihinde ön inceleme duruşmasının yapılacağı hususlarının yer aldığı ancak davalının davaya cevap vermediği, delil bildirmediği ve ön inceleme duruşmasına da mazeretsiz olarak katılmadığı anlaşılmıştır.
Öncelikle, tensip zaptına; "01.06.2015 tarihinde ön inceleme duruşmasının icra edileceği" hususunun yazılması ve sözü edilen tutanağın davalıya tebliğ edilmesi karşısında duruşma zaptında "ön inceleme duruşması" ibaresinin yer almasının zorunlu olmadığı vurgulanmalıdır.
Diğer taraftan ön inceleme duruşmasında mahkemece davacının beyanı tespit edilip, hazır olan tanığı da dinlenerek fiilen tahkikat aşamasına geçilmiş ve nihai hüküm kurulmuştur. Yukarıda değinildiği üzere davalı cevap vermediğine, delil bildirmediğine ve mazeretsiz olarak da ön inceleme duruşmasına katılmadığına göre mahkemece yapılan iş ve işlemlerde usule aykırı bir yön bulunmadığının kabulü gerekmektedir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, ön inceleme duruşmasının HMK'da belirtilen usule uygun yapılmadığı, sözü edilen Kanun'un 320. maddesi gereğince davalının tahkikat duruşmasına çağrılması gerektiği, aksi hâlde hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmiş sayılacağı, Özel Daire bozma kararının yerinde olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
Bu itibarla, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre mahkemece verilen direnme kararı yerindedir
Ne var ki, davanın esasına dair temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden, bu yönlere dair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daire'ye gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle direnme kararı yerinde olup davanın esasına dair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440'ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.07.2018 gününde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğuyla karar verildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder